Friday, November 25, 2011

 

Tuesday, June 29, 2010

 

Sunday, February 28, 2010

 

Erasmus'tan dönüş

Milanodan ve erasmusta döneli tam 1 hafta oluyor. Erasmusun son dönemleriyle ilgili blogumu boşladığımı farkındayım. Şimdi ufak bi özet geçiceğim...... //// Büyük resim: herşekilde gitmek ve gelmek herzaman iyi geliyor. Aydınlatıyor. Küçük fanusundan çıkıp yapayanlız kaldığın gerçek dünyayı görüyorsun. ve farkettim ki yanlız kalmayınca fazla öğrenmiyorsun. Dünyanın başka bir yerlerinde uzaylı gibi hissetmek bazen bazı şeylere farklı bakmanı ve tartmanı sağlıyor.... /// Bunun dışında sanatı hayatlarının içine sokmuş bir çevrede bulunmak bana çok ilham verdi. Birazda benim kurduğum çevre böyleydi. Arkadaşlarımın %80 i sanat çevresindendi ve içki masasında, en bitmiş halleriyle bile karşılarında duran tablo üzerinde en hararetli tartışmaları sürdürebiliyorlardı. Sanırım beni şu 5 ayda en çok etkileyen konulardan biri buydu. Okulun da Sabanci'dan farklı olarak akademi olması ve daha çok pratiğe dayalı olması bana çok ilham verdi. Italyada aradığımı, hedeflediğimi buldum. Sonuçta şu 5 ayda sanata bakışım değişti. (daha optimist bakıyorum artık). Sanata yaklaşım yöntemlerim de değişti. Ve bütün bunlar bir şekilde kendi hayatıma da yansıyor ve buna seviniyorum..........

Monday, November 23, 2009

 
ev arkadaslarimdan biri "castro" ve ben kameraya karsi mimik calisiyoruz =)

 

geziler vs

Oncelikle en son yazdigimdan beri bi suru yere gittim. Sirasiyla Como, Venedik (bienal) sonra tekrar Venedik (turkiyeden gelen arkadaslarimi gormek icin) ve en son bu hafta Alghero (sardinya adasi). Bienal guzeldi. Venedik dunyada cok onemli bi sanat merkezi olmus. 2. gidisimde Turkiyeden, bizim bolumden arkadaslarimla diger muzeleri koleksiyonlari da gezdik. Onlarla Venedik baya keyifli oldu. Sonra gectigimiz carsamba ryanaire atlayip Sardinya adasina, Aysegulun yanina gittim. Gidince bi anda butun modum degisti. Sisli ve gri Milanodan sonra Alghero da gokyuzu gorunuyodu ve gunesliydi. O 4-5 gun gercekten cok iyi gecti. Sehir minicik, sevimli, yazin cok kalabalik oluyomus cunku plaj sehri. Cumartesi yakin yerlesimlere ve koylere bisiklet gezisi yaptik. Toplamda 6 saat surdu. Ben bi yerde deniz kenarinda 21 kasim filan bakmadan denize bile giriverdim. Baya soguktu ama girmeden de yapamadim. Donuste gariptir ama bi sekilde milanoyu ozledim. Ne de olsa alistigin bildigin yer, Ev... Aksam kuzen Denizle konusup Christmas basi icin Berline ucak bileti aldik. Simdi de artik biraz sanat okumam lazim. goruşurukk

Sunday, October 18, 2009

 

kendimce yemek

merhabalar, size(kimseye) uzun zamandir yazmadigimi farkindayim. ama tahmin ettiginiz gibi artik buraya alistim ve okul da acildigi icin biraz burdaki hayata kaptirdim kendimi. hersey gayet iyi gidiyo. intensif dersler kapsaminda videoinstallation ve heykel dersleri aliyorum. sinif arkadaslarim cok seker insanlar. onun disinda bi kac erasmus kesfettim cok tatli tipler. ev arkadaslarim da iiyi cok sukur... // baska bi yeni haber ise "yemek". kendimce yemek yapiyorum. enteresan seyler yaptim simdiye kadar. tarim ulkesinden geldigim icin- ayiptir soylemesi- supermarketteki kesilmis, yikanmis ve paketlenmis herseyiyle hazir sebze meyveler bana plastik gibi geliyo. bu yuzden her cumartesi oldugu gibi bugun de sabah pazara gidip taze meyve sebze aldim. ispanagin uzerinde toprak bile vardi. sanki dun toplanmis hissi veriyo. ve aksama kendime gore basarili bi yemek yaptim. ara ara internetten de tariflere bakarak, sonucta kendi yorumumu pisirdim. oncelikle hayatimin ilk dogru dozgun pilavini yaptim. ahaha cok mutlu ve gururluyum. sonra yanina kofte yapicaktim. sonra onun yerine tavada sogan ve maydanozu cevirdikten sonra kiymayi ustune koyup, kiyma karisimi yaptim. ve pilavin ustune koydum en sonunda. bide bunlarin yaninda ispanakli, domates salatasi yaptim. ispanagin ve domatesin vitamini olmesin diye =) bundan onceki havuclu, tonbalikli, soyasoslu, zeytinyagli, brokoli tarifimden bahsetmistim heralde. // simdiye kadarki italya ve dunya gorusum ardindan su karara vardim ki turk mutfagi gercekten bi baska. siniftan bi arkadasim cuma bizi yemege davet etti. bil bakalim yemekte ne var... din dind ind dndindin.... pastaaaaaaaaaa. bildigimiz makarna yani.. cok komik. bizde ogrenci yemegidir makarna. babanem yurtta hep makarna yedigimi ogrenince uzulmustu, canim =) onun disinda bi ton hamur isi var mutfaklarinda.. degisik kilan ya yesil ya da kirmizi sos. pesto ya da bolonez mesela. parmezan belki... tatlilari da tiramisu disinda oyle pastane vitrinine yapisip salya akittiran cinsten diil. hatta aksin diye bakiyorum hep. peah diyip geciyorum. kendimce hayatima gercek anlamda yemek yapma ozelligini sokmaktayim. bugun pilav yarin karni yarik =)

Wednesday, September 30, 2009

 

MILANO

Yine baska bir degisim programiyla bloguma daha duzenli olarak yazmaya basliyorum. Universite 4. sinifin ilk donemini Sabanci yerine Erasmusla Milano, NABA tasarim ve sanat okulunda devam edicem. Konuya girmeden arka plan bilgisi veriyim. Somestir ve 3. sinif 2. donem de staj vs yaptigim icin yazi tatil yaparak gecirdim. Hayatima 2 farkli kisi girdi. Hem de ikiside neredeyse ayni gunlerde =) biri Sutlac, sevgili kedim. Oteki de T. erkek arkadasim. Bu iki ayri dunyayla cogunlugu Alacati'da gecen bir yaz gecirdim. Enteresan ve guzeldi. / Yaz bitti. Istanbul sanat dunyasi yila uyandi. 1-2 hafta Osvaldo ve sanatla dolu gecti ve ben 16 eylulde Milano'ya 5 ay gecirmek uzere geldim. Sabanci'da bolum arkadasim, Naba'da benim gibi erasmus yapicak olan Sinan'la 1 hafta ev aramakla gecti. Meksika'da tek basima 1 yil sayesinde ben ondan daha rahattim. Ustelik italyancam onunkinden cok daha azken. Neyse 1 hafta sonra tam aradigim gibi bir ev buldum. Bir italyan bir de Meksikali erasmus ogrencisi ev arkadaslarim var. Ev merkeze cok yakın, okula ve sevdigim yerlere yuruyus mesafesi ve evin iyi bir enerjisi oldugunu dusunuyorum. Neyse eve yerlestikten sonra 2-3 gun sevinc ve huzurdan evcil oldum. Sonra bu pazartesi, sali Sinan'la Cinque Terre (5 koy) denilen Milano'ya 2-3 saat, kuzey batidaki (borgo) sirin sahil koycuklerine gittik. Eylul'un 27-28 i olmasina ragmen denize girdik. ve hic bi zaman olmadigi kadar iyi geldi bize. Resmen yenilendik. Ana rahmine geri donduk =) Koyler birbirlerine trenle 3-5 dakika. Genel olarak dik yamaclara kurulmus, renkli renkli 3-4 katli birbirlerine dayanan duzensiz evlerden olusuyor. 2. koy Vernazza'dan Corniglia'ya yuruduk. 1.30 saat surdu, 4 km miş. ve favori koyumuz CORNIGLIA da bi gece gecirdik. Corniglia denize uzanan yuksek bi dagın tepesinde bi koy. Yuksek oldugu ve tırmanmak gerektigi icin en az turist oraya gidiyor. Sevimli olmaktan cok, ihtisamli ve dogaya daha yakin. Ama beni ne kadar buyuledigini size anlatamam. Gelmeden once de google fotograflarından en cok beni burasi buyulemisti. ve dogru sezmisim. Gercekten inanilmaz. Tekrar gelmek isterim. Sonra Manarola koyune gecip, ayaklarimizi suya sokarken, ben dayanamayip yine denize girdim. Koylerdeki evlerin renkleri, yamac uzerinde olmasi, duzensizligi, suyun turkuaz rengi ve kayalar bile o kadar guzelki denizin icinden koyu izlemek istiyorsun. Bu arada Cinque Terre feslegenin cok yetistigi dolayisiyla Pesto sosunun da ciktigi yer. Dolayisiyla son olarak Pestolu Lazanyamizi yedikten sonra "evimiz" Milano'ya donuse gectik. Zamani uzatmak boyle birsey olsa gerek. 2 gun de olsa cok iyi geldi.

Thursday, April 02, 2009

 

some art

"He had said, “You’re always juxtaposing”, but I thought he said, “You’re always just opposing”. To prove he was wrong I agreed with him, but our friendship slipped away over the next few months" jimmie durham, 2005, ceramic, marble

This page is powered by Blogger. Isn't yours?